Le Village Des Ombres 2011 - Gölgelerin Köyü

0 yorum gönderilmiş.
  Fransa gerilim korku türlerde oldukça başarılı bulduğu için bu kalitede izlediği ve izlenmesini önerdiği orta seviye gerilim filmlerden biri daha. Film, konu olarak çok farklı olmasa da gizemi ve kurgusuyla değişik bir boyuta taşınmış ve farkını belli etmiş. Gerilim kısmı biraz orta düzeyde kalsa da gizemi bayağı üstte. Kısıtlı mekanda ve küçük bir bütçeyle çekilmiş olmasına rağmen oldukça iyi. Kan içermeyen korku filmlerinden hoşlananların beğeneceği bir tür. Gizem ve gerilim duygusu filmin tamamına belli etmiş. Temposunu düşürmüyor.
  Konuya değinilirse bir grup 2 araçlı arkadaş haftasonu tatili için araçla yolda ilerlerken önden giden araç Ruiflac kasabası civarında bozulur ve arkadan gelenler onları araç yakınında bulamaz. Yardım aramak için kasabaya giderler. Çok ıssız bir kasaba görünümü olmasına rağmen hiç ummadıkları olaylar yaşarlar. Sonda kalan 2 kız kardeş oradaki gizemi bulunduğu bir ortamda bulduğu kitapta çözerler. O kitap arabadayken Mathias isimdeki arkadaşın elindeki kitabın benzeridir. Kitaptaki Ruiflec Gölgeler Köyü başlığından anlatılmak istenilenler 8 ağustos 1974 zamanında başlamış ve Ruiflec'te genç bir köylünün kayıplara karışması çocuğu kimlerin kaçırdığı tüm köylülerce bilinmektedir. Halk ayaklanması sonucu dehşete kapılan 8 soylu adam Paris'ten ayrılarak Ruiflec'e gelir. İdam edileceklerinden korkmaktadırlar. Hayatlarına devam edebilmek için bir çözüm ararlar. Her 8 yılda bir, 8. ayda 8 düzeninin üyeleri rastgele masum bir kişiyi ele geçirirler. İnanışlarına göre kurbanları öte taraftan dönerek kendilerine ölümsüzlüğün anahtarını getirecektir. İlk 7 kurbandan hiçbiri öldükten sonra geri dönmez. Ancak 8. kendisine işkence eden 8 kişiden kanlı şekilde öfkesini çıkarır. Ruiflec sakinleri çocuğun gazabını onları da bulacağını düşünerek iblise bu olayın kendi hataları olmadığını göstermek ister. Sundukları bu malzemelerin ailelerini koruyacağını umarlar. Ancak bunlar öfkesinin dindirmeye yetmez. O zamandan beri köyün üzerindeki bu lanet kalkana kadar Ruiflec'ten hiç kimse çıkamayacaktır…

  Filmden Görüntüler:











Yeni Arayüze Geçiş Süreci

0 yorum gönderilmiş.

Uzun süredir sesi soluğu çıkmaz bir mekâna döndü haliyle site yöneticinin kafa ayarları. Birkaç kez tekrar hızını alıp, siteyi daha fazla güncellemek istese de kendi çeşitli uğraşlar bir türlü buna fırsat bulamayıp bulduklarında da yazmaya isteksizlik! Tabi o sıralar site için yeni bir arayüz arayışında da bulunur, yeni temaları deneyip Türkçeleştirme vs uğraşları ve bu durum fazlasıyla başını ağrıtacak duruma getirir. Sonuç aynı arayüzde kalmaya karar verse de sonunu getirir. Aslındaki yeni arayüze geçme sebebi anasayfayı daha göz alıcı ve parçalı, tekil yazıları daha sade ve okunaklı kılmayı ve yazıları kategorize etmeyi amaçmamıştır.
Neyse belki önümüzdeki günlerde, şuan ki arayüzün kafasında yerleşmeyip tekrardan yeni arayüz düzenlemesi macerasına girmesi olabileceği için sitede kimi olağan hatalarla karşılaşılabilir ve bunun için anlayışınıza sığınıyor.

Haliyle Blogspot Şablonu Eski Görüntüsü

Bu arada ziyaretçilerin yeni arayüz/işleyişi hakkında görüş ve önerilerini önemsiyor.

Targus CN31 15.4"-16" Notebook Çantası

0 yorum gönderilmiş.
Bu ürün hepsiburada.com'da %33 indirimli ve Halil'e özel %44 İndirimli  KDV Dahil 17,23 TL fiyatını farkedince 29.06.2011 tarihinde şipariş verir ve ürün dün ulaşır. Ürün hakkında izlenimleri; ilk görünüş olarak şık, takım elbise ya da spor kıyafetlerle de spor çanta kıvamında durması hoş. Kullanılan kumaş kaliteli ve su geçirmez oluşu, işlevsel olarak önde kırtasiye bölmesinin olması, 15,6" notebookun rahatlıkla ve hafif boş yer kalacak şekilde sığması, notebook yerleştirilen yerinin fermuarı tam boy açılması ayrıca çantayı kilit takılabilmesi için fermuarda küçük deliğin bulunması, yanların darbelere karşı koruyucu sert süngerlerin olması oldukça iyi. Daha fazla söz etmeye gerek yok. Fiyat olarak gayet uygun ve görüntüsü ve kullanışlı oluşu gayet güzel. Şu sıralar çanta almayı düşünenlerin almasını önerir. Çep telefonu kamerasından çektiği fotoğraflar;







Bir şehri yaşanabilir kılan şey nedir? (Yaşanabilir 25 Kent)

0 yorum gönderilmiş.
Bir şehri yaşanabilir kılan klasik veriler, suç oranının düşük olması, iyi ulaşım imkanı, belediyecilik hizmeti ve binasından doğasına, güzelliği.. Ancak Monocle ekibi, bu defa kıstasları biraz değiştirmiş. Bir şehrin yaşanabilirliği kadar sevilebilirliğine de hesaba katmış. "İyi de 'sevilebilirlik' kişiye göre değişir" diyecekseniz.. haklısınız. Monocle dergisi tam da bunu yapmış: Kendi 'sevilebilirlik' kıstaslarını belirlemiş. İlki, bir şehrin insana sunduğu fırsatlar. İkincisi şehrin yaşam kalitesini belirleyen 24 saatlik metabolizm. Son ise eskini korunmasıyla ileriye dönük planlama arasına kurulan denge.
Buraya kadar iyi, hoş.. Peki hangi şehirler 2011'in en yaşanabilirleri? Listenin başında süpriz olarak Helsinki varmış. Nedenleri: suç oranı düşük, eğitim kaliteli, yeme - içme kültürü hızla gelişmiş ayrıca genç iş kültüründe girişimcilik ve yaratıcılığa yer veriyor. Gelecek yıl 'Dünya tasarım başkenti' olacak Helsinki.
 Her şeyi bir yana kışın eksi 25'lere düşen sıcaklığa ve metrelerce kara rağmen, Vanta Havalimanı son 8 yıl içinde sadece yarım saatliğine kapatılmış olması! Dahası Finlandiya, tüm göllerinin sularını 'içilebilir' hale getirmeyi hedefleyen tek ülke.. Helsinki, kendini geliştirmeye çalışırken bunu planlı, yenilikçi, akılcı yapmayı becerebilen bir şehir. Zenginliği ve gelişmişliğine rağmen Avrupa'nın en temiz havası olan metropolü de.
Monocle dergisinin yaşanabilir 25 kent sıralaması ve flickr.com bulduğu resimleriyle ilk 10:

1. Helsinki

 2. Zürih
3. Kopanhag
 4. Münih
 5. Melbourne
 6. Viyana
 7. Sidney
 8. Berlin
 9. Tokyo
 10. Madrid

11. Stocholm, 12. Paris, 13. Auckland, 14. Barcelona, 15. Singapur, 16. Fukuoka, 17. Hong Kong, 18. Portland, 19. Honolulu 20. Vancouver, 21. Kyoto, 22. Hamburg, 23. Lizbon, 24. Montreal, 25. Seattle.

Memoirs of a Teenage Amnesiac 2010 - Hafızasını Kaybetmiş Bir Gencin Anıları

0 yorum gönderilmiş.

  Filmini dün bundan bir saat falan sonra izlemeyi bitirdi: ilk saatinin dünden önceki gün izleyebildi. Açıkçası bu filmi izlemeden önceki imdb oylamaları dikkate alıp indirdiği, izledikten sonraki puanının imdb de 7.3 de düşmüş ve izleyen kimsenin film hakkında az yorum eklenmesi dikkatini çekmedi değil. Açık ve öz Imdb ye kanarak izlediği filmlerden biri.
  Şahsı adına bir kısımlık vakit kaybı olarak bulduğu söyleyebilir. Konu hakkından değinmek gerekirse uluslar arası bir okula giden sıradan bir ögrenci  Naomi isminde biri bir gün merdivenlerden düşmesiyle hayatının son 4 yılı hafızasından silinir. Yavaş yavaş kim olduğunu neleri sevdiğini anlamaya çalışır. Neredeyse filmin 3/2 lik bir kısmı geçinceye kadar arada çıkan yazı tura oyununun nedenini anlayamaması ilgi çekici. Oyunculukları ileri seviyede sayılmaz. Yönetmen özellikle fotoğraf çekimlerini filme, bilimkurgu gibi yansıtması teknik olarak hoş. Süre olarak fazlasıyla bir uzun zira bu film en fazla 100 dk anlatıp gösterilebilirdi de. Romantik bir film yapmaya çalışılıp ne kadar başarılı olmuşlar izleyiciye göre değişir bir kavram. Filmde kullanılan müzikler güzeldi.
    Filmden görüntüler:






Kadın Hemcinslerinden İltifat Alabilmek İçin

0 yorum gönderilmiş.
 Gazetenin son sayfasının Dış Haberler Servisinin eklediği bilgi açıkçası şaşırtmadı. Sırf bu yüzden anket düzenlemiş İngiltere'de bir kozmetik şirketi. Bunun için yaşları 18 ile 30 arasındaki 2bin üzerinde  kadın sorulmuş. Yapılan araştırmaya göre her 3 kadından 2si bu tezi çürütmüş. Konu aynanın karşısında geçiren kadınların erkekler için süslendiği.. Değil tabi ki. Hemcinslerinden iltifat alabilmek için süsleniyorlarmış.
 Bilirdim önce kendileri için sonra sonra arkadaş çevresinde bayanlar sonra da sevdiği erkeğe kendini beğendirmek için süslenirler. Siz ne düşünüyorsunuz?

Konser Alanındaki Karakterler

0 yorum gönderilmiş.
Konsere gittiğinizde eminim siz de karşılaştığınız  çeşitli tarz izleyicilerin hakkında aklınızdan düşünceler geçirmişsindir. Listelemek gerekirsek;
 Önden izleyici: Büyük ihtimal ya hayrandır ya davetli ya da basın mensubu. Ön sırada bulunmanız bir sorumluğu vardır üzerilerinde. Sanatçıya en doğru tepkiyi vermek, konseri baştan sonra kesintisiz takip etmeyi bizzat görev olarak üstlenmiştir. Hemen anlaşılır öndekinin davetli mi yoksa hayran mı olduğu.
 Grubuyla ortalardan izleyici: Kendi aralarında sürekli "Şu nerede?, Şu geldi mi?" muhabbeti geçer aralarında. Devamlı telefonlar çalışır, birileri içecek almaya ya da wcye gider gelir, etrafta huzur kalmaz. Konserin yarısı gereksiz yere harcayıp tüketilir.
 Görevli hayran: Sanatçının en büyük hayranıdır, yakından tanımak için gönüllü olur, sahne arasında bekler. Orada bulunarak yavaş yavaş sindire sindire farklı bir hazda izlediğini düşünse de seyirci gibi keyif alamaz.
 Şarkıların sözlerini ezbere bilen hiperaktif hayran: Konser alanında her an karşınıza çıkabilir. Onu zıplamasından, ayağınıza basmasından, dirsek atmasında, üzerinize içecek dökmesinden vs sinir bozucu davranışlarından tanırsınız. Kızılacak durum yok. Sayıları hızla azalan sözleri ezbere bilen hayran, korunması gereken bir türdür!
 Hiperaktif hayrana sinir olan hayran: Hareketsiz ve tepkisiz gibidir. Çoğunlukla hiperaktif hayranın arkasında ve önünde olabilirler. Kendilerini esas hayran olarak görüp " kimse bilmiyorken ben dinliyordum, şimdi herkes rol çalıyor" diye düşünür. Düşünün maçta sürekli bağırıp her pozisyonda yorum yapan izleyiciyle ile hiç konuşmadan olaya kilitlenen fanatik arasındaki farkı. Onun gibi birşey.
 +1: Normal şartlarda alakasız bir tiptir. Konsere de isteksiz gelmiştir. Sürekli sağa sola bakınır ses yüksek gelir, insan tiplerinden rahatsız olur ya da herhangi bir şeyi mana edip oradan uzaklaşır. Nankördür. Elinde olanın değerini bilmez. Bilinçli olanları da vardır elbet.

E-posta Abone

En son haberler / etkinlik ilanlarına anlık ulaşmak için haber bültenine kayıt olun.

Copyright © 2011 HALİyLe, İçeriği alıp, değiştirip, yayınlayıp ve daha güzelini yazıp linkleyip kapak edin! Zerre gocunup, kıskanmaz ツ